Tunceli'den Diyarbakır'a Emekli Bir Profesörün Anıları - Kalan Basım Yayım Dağıtım (Kalan Yayınları)

Tunceli'den Diyarbakır'a Emekli Bir Profesörün Anıları

  • Yazar: Ali Yılmaz
  • Sayfa Sayısı: 390
  • Stok Durumu: Var
190.00 TL

Kitap Hakkında

Önsöz

Bugün 20 Haziran 2021. Tamı tamına 3 ay 22 gün önce Batman Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi’nden emekli oldum. 2013 Şubatında Dicle Üniversitesi’nden emekli olduğumdan bu ikinci emekliliğim. Hayat hikâyemi ve hatıralarımı yazmayı çoktan planlıyordum. Bu güne nasip oldu.

Bodrum Yalıkavak Gümüşkaya Sitesi’nde konumlanmış ve 907/3 olarak numaralanmış yazlık evimdeyim. Sabahın saat 10’u ve yazlığımın üst balkonundan Ege Denizini ve civarımızdaki siteleri seyretmekteyim. Karya Medeniyetinin ve Halikarnas Balıkçısının bu kadim topraklarına ilk defa 1993 yılında gelmiştim. Bodrum kocaman palmiye ağaçları ile süslü küçük bir ilçe idi. Her yeri mavi ve yeşil ile bürülü idi. Yalıkavak ise küçük bir köy idi. Bazı güzel villalar inşa ediliyordu ama Marinası yoktu. Gümüşlük’ten Yalıkavak’a gelirken yollar yürek ferahlatıcı begonvillerle, rengârenk çiçeklerle ve mutluluk verici yeşilliklerle doluydu. Yolun üst bölgelerinden tepelere ulaşan ve alt taraflarında ise denizle kucaklaşan yeşil ormanlar vardı. Daha önceleri zeytinlik bir alan olan Gümüşkaya bölgesinin birçok yerini büyük meşe kümeleri süslüyordu. Sitemiz ise inşaat halinde idi. Aradan geçen 28 yıllık sürede Bodrum ve beldelerinin silueti çok değişti. Yol kenarları ve tepeler de dâhil her yer yazlıklarla, işyerleriyle ve otellerle doldu. Gümüşkaya’da bile iki turistik otel var. Yazlık sitelerin arasındaki boş alanlara yeni sitelerin yapılmasını, komşu siteler arasındaki elmas yeşili ormanların beyaz yazlıklarla gitgide yer değiştirmesini ve bu bölgelerdeki ormanın giderek tükenişini bir sinema filmi misali her yıl izledik. Söz konusu hızlı betonlaşmanın bir sonucu olarak güzelim yeşilliklerin önemli bir kısmı yok oldu. Dağlar, tepeler ve sahiller beyaz yapılarla doldu.

Hayat da aynen bu topraklarda gözlediğim değişimler gibidir. Yaşımız ilerledikçe; iyisi, kötüsü, acısı ve tatlısıyla bin bir türden hatıra zihnimizde biriktikçe birikir. Geçmiş hatıralarımızın cennetteki bir aşk bahçesinin kızıl gülleri gibi nefis kokular vermesini kim istemez ki? Ne var ki hayat oldukça acımasızdır. Hayat serüvenimizin filmi çocukluk günlerimizi, hüzünlü ve mutlu anlarımızı, sevinçlerimizi, kaygılarımızı, korkularımızı, başarılı zamanlarımızı ve başarısızlıklarımızı, aşklarımızı ve mücadelemizin bizi yoran tüm bölümlerini de kaydetmek zorundadır. Bunların her bir çeşidini yaşamış biri olarak; ılık bir baharla başlayan ve şimdilerde ise fırtınalı bir kış mevsiminde yürümekte olan hayatıma ait filmi geriye saracağım. Öncelikle köylülerimi, akrabalarımı, köyümü ve hayatın o günlerdeki çok farklı görüntülerini takdim edeceğim. Gençlik yıllarımda Tunceli yöresinde yürürlükte olan bazı inanış ve töreleri de, köyümdeki uygulamalar üzerinden, daha genç nesiller ile paylaşacağım.

Kısacası ömrümün çocukluk, gençlik, eğitim ve meslek dönemlerine ait belleğimde kalan tüm kayıtlarını sizlere anlatmaya çalışacağım.

Burada bir hususu öne çıkarıp açıklamak zorundayım. Bilindiği üzere çocukluğumun geçtiği bölgenin ismi Osmanlı döneminde Dersim idi. 1935 yılında çıkarılan özel bir kanunla Dersim ismi Tunceli olarak değiştirildi. Çocukluk günlerimi ve gençlik yıllarımı, Tunceli bölgesinde gerçekleşen sayısız değişimi görerek yaşadım. Benim çocukluğumda köy adları henüz Türkçe değildi. Giyim genel olarak geleneksel idi. Yoğun ad ve soyad benzerliği nedeni ile kişiler üzerine konuşulurken soy isimler belirleyici olamazdı. Bu nedenle kişiler ekseriyetle anne ve babalarını ya da köylerini referans alan lakaplarla ifade edilirdi. Hayatımın köyüm ile ilgili bölümünü yazarken, filmin o senelere aynen sarılması için, bazı kişi ve yer isimlerini o gün nasıl söyleniyor ve de telaffuz ediliyordu ise öyle yazmayı tercih ettim. Ayrıca bazı komik diyalogları, esprilerinde anlam kayması olmasın diye, Türkçe çevirileriyle beraber Zazaca’da sundum.

Bu hatıratımda, çocukluğumda henüz genç olan ve şimdi hayatta olmayan pek çok yakınımın ve akrabamın isimlerini takdim ediyorum. O fakir insanların bizlere kattıkları için sonsuz teşekkürlerimi yüce Allaha emanet ederek kendilerine gönderiyorum. Cümlesinin ruhları şad ve mekânları cennet olsun. Hatıratımda ismi geçen akrabalarımdan hayatta olanlara da sağlıklı ve neşeli bir yaşam dilerim.

Bu hatıratı 20 Haziran 2021 tarihinde Bodrum Gümüşkaya’da yazmaya başladımsa da; yazılması ve tekrarlı gözden geçirilmesi epey zaman aldı. 2023 yılının Martında basıma hazır hale gelen bu hatıratı; çocuklarıma, torunlarıma, genç köylülerime ve beni sevenlere emanet ediyorum. Yörenin inanış, mitoloji, töre ve adetlerini ve de geçmişi ile bugününü araştıranlar için de bir referans olmasını diliyorum.

                                                                        Ali Yılmaz

                                                              Mart 2023/Diyarbakır